12 Ekim 2013 Cumartesi

Tertip


Bedenleri, hangi yönün çocuğu olduğu bilinmeyen bir rüzgâr sarıverirken, aklın sebat ile sınavı zorlu olacaktır.  karabasanların sabahlara eşliği bu vurguya ek olarak sunulmuştur…

“Küçük bir açıklık kalmıştı fotoğrafların arasında, her defasında sol gözüm o açıklığa rast geliyordu ve ben sadece sol gözümle ağlıyordum. O açıklığı kapatıp aynayı tamamlamaya cesaret edemiyordum. Sol gözüm yaşayan, hatırlayan yanımdı benim. Bu yarım hatırlamalarla, minvali hiç değişmeyen bir ömrü tamama erdireceğimi sanıyordum. Sol gözüm son kez aynadaki açıklıkta kendisine bakarken, ben yine aynı evden aynı ofise, aynı ofisten aynı meyhaneye, aynı meyhaneden aynı eve yürüyecek, aynı O'na yakaracak ve neden sonra elimde bir tabancayla, kalan yirmi dört kutucuğu da karalayıp gölgelere çekilecektim… (Tol’dan)”

Tavan arası düşünceler ile aklını ziyana boyamak, tedbir gerektirir ruhun kaçış yollarına. Kendi ömrünün kıyısında köşesinde kalanlara şerh düşerken, tesirde şaşmaman hayırdır senin için. Ve hâyır, hep tavanın hemen altındadır. Bu da vurguların selameti için ek olarak iliştirilmiştir, bu faslın en dokunaklı bölümüne…

“Çözüldün ve utancından ölecek haldesin. Adın, ancak dünyanın yarısı havaya uçarsa temizlenir diye düşünüyorsun. Zaten durmadan bunu planlıyorsun. Birbirinden nafile intikam planlarıyla oynuyorsun. Kafana kurşunu sıkana kadar da bundan başka bir şey yapacağın yok. Geçen sene aldığın o allahlık Kırıkkale tutukluk yapmazsa tabi… (Tol’dan)”

Yakarmalar nafile… Artık çıkılacaktı yola. İntikam denen o gerçek ama sağ tarafı tarifsizliğe değen ile beraber. Yolculuk beraberinde neler getirir ya da dönüşteki götürüsü ne şekilde hesaba kitaba konu olur bilinmez belki ama bilinen, yolun hiçbir menzile gebe olmadığıdır, her soluksuz kalışta…

“Devrim, vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi…(Tol’dan)”






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder