Karnı deşilen gölgeler yürür zamana. Kimse neyin, ne zaman ve niçin
orta yere düştüğünü sormaz bile. Düşen bırakılmıştır. Bırakılan bizden
olmamıştır hiç. Deşilen karınların yürürken çıkardıkları sesler ile
geçinmek diye bir mevzu girmiştir hayatlarımıza. Bilememişizdir mesela.
Zira hüviyet yoksunu olmuştur diğer her şey gibi asıllar. Pasın demirle
yoldaşlığı gibi çürümüş bir dimağ(¡), sirayet etmiştir arada kalan
yollara…
Aç değiniler ve davetsiz sofralarda doyurulan karınların çağındayız artık.
- Sahi, açlığın da bir haysiyeti olmalı değil miydi?
Sustuk.
Devamı: http://kulturgundemi.com/cihan-ulsen-agir-aksak-cinayet.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder