19 Haziran 2014 Perşembe
Bir Kıyametin Anatomisi
bir kıyametim var, sahibinden satılık
az kullanılmış yeterince steril
doktordan değil ama efkarlanınca yakılan bir iki sigara
bir kıyametim,
bisikletimin patlayan arka lastiği
bir kıyametim var sahibinden satılık
fırından yeni çıkmış, dumanı üstünde
gevrekliği kendinden menkul, sıcaklığı dedikodudan
kurtuluş garantili, saf kuş tüyünden
bir kıyametim var
verilecek bir hesabım kendime, ekstresi dişlerimi çürüten
acil elden çıkarmam gereken gündüzler ve düşler
daha çok bağış yapmalıyım daha çok sevmeliyim şimdi sizi, yoksa kendimden geçebilirim
sözlüklere girmeyecekse bir tanımım da olabilir
zencilere ve bütün bir asyaya yetecek
korkmayın, dünyayı ben anca otuz yaşımda tanıdım
göle çalınmaz lakin zihne çalınan
akrepte maya’lanmış yelkovanım
bir kıyametim var, benden uzak benden yakın
ayaklarım olsaydı ve kırküç numara ayakkabılarım
iri cüssemin vazettiklerine kapasaydım kulaklarımı takatime ses verebilseydim
vizesi dolmasaydı vatandaşlığımın – ha bir de kredi kartım, harcadıkça bonus kazandıran
şirince bir köy, açsaydı kollarını şefkatle
kurtulurdum belki de göğe yapışkan sözlerden
kurtulurdum bu öksüzlüğümden
anne bile diyebilirdim kırmızı bir pasaporta
tamam kabul, çok safım
tamam kabul, bunu yalnız ben biliyorum
bir kıyametim var satılık
sosyolojik ve psikolojik ve antropolojik tespitlerden arındırılmış
kendine bir hayalin en ön sırasından yer kapmış
büyümemiş, terbiye edilmeye müsait
söz dinleyen istenilen dilde konuşan ana dili olmayan bir kıyamet
ellerinizden dahi öpebilir o kadar uysal ve sevimli
antikor hükmünde kalbe pompalanan bir kıyametim
hem de acil satılık
sizi şair bile yapabilir
aldanırsanız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder