çıkmaya hazır olduğumuz yedinci yürüyüşümüzden ve dönüp kendimize baktığımız yolumuzdan buda’nın “şüphesiz insan kendine ait değildir” sözü ile yeniden merhaba!
bu sayımızın heybesinde simone weil, terk-i dünya denemesi ile bir cimri tarafından sevilen bir hazine gibi sevilmemek için geri çekilen tanrı ile dünyanın hayali krallığından yoksun kalarak hakikate varacak olan insanı, bağlar, aidiyet ve yanılsamalar düzleminde buluşturuyor.
şiirleriyle cihan ülsen, fatih mutlu, murat çelik, mazlum mengüç, hatice nisan, ahmet keskinkılıç, mehmet özkan şüküran, hasan ay, beyza ahad, rojen barnas, hares yalçi, coşkun tugay göksu ; öyküleriyle ise hares yalçi, reha ruhavioğlu, mustafa orman ve kenan biberci yürüyüşümüze eşlik ettiler.
bir dükkanı beklemek kitabının yazarı uğur nazlıcan ile kitabına ve yazıyla kurduğu ilişkiye dair besleyici bir söyleşi yaptık. nazlıcan söyleşisinde, kurmacayla abartılmış gerçekliğin üstüne gidişini, kalbin barbarlığını, kendisine yazılanın başkasına yazılanı dağıtmak oluşunu anlatırken, düşünce parçacıklarını okur için aynalara dönüştürüyor.
bilal medeni, acının yönetimi ve ruhun mekaniği adlı yazısında , acıyı bir yol trajedisi olarak kodlayan astigmat bakışa karşın kadim bir simya formülü olarak acının lisanları ve imkanlarını kaleme alıyor.
adnan fırat bayar toplumsal sözleşmenin üç sacayağı: hobbes, locke, rousseau yazısıyla toplumsal sözleşme tartışmalarını; uygarlığa, insanın çıkarcı içgüdülerine ve tanrı tarafından bahşedilen eşit hakların gaspına karşı korunma tasavvuru açısından üç perspektiften inceliyor.
abdullah aren çelik, çok konuşulan ve zizek’in de eleştirdiği roma filmi üzerine özgün bir bakışla yazdığı, alfonso cuaron’un roma filmine sınıfsal bir bakış ve sömürgeci aklın latin amerika kıtasındaki tezahürü adlı yazısında, okuru kristof kolomb’un günlükleri, carlos fuantes’in doğmamış kristof romanı ve film arasında ufuk açıcı bir zihinsel yolculuğa çıkarıyor.
yusuf ekinci , kültürel hegemonya meselesine eleştirel bir bakış yazısında, ülkedeki kültürel iktidar tartışmalarını; iktidar ve kültür-sanat cemaatlerinin ilişkileri, kültür savaşları, sükut suikastleri, entelektüel ahlak, çile poetiği, mazlumluk edebiyatı, güç istenci üzerinden siyaset, ekonomi ve kültür-sanat etkileşimiyle okuyarak aktarıyor.
aziz yağan, edebiyat editörü, yazar, taşra gönüllüsü kürd yazar yazısında , kapsayıcı bir kulvara giriş niteliğinde bir yazı ile, çeşitli yayınevlerinden edebiyat editörlerinin editörlüğe bakışlarına yer veriyor .Tadilatçı terzi, ebelik, editoryal emek alt başlıklarıyla, yazar - editör - okur ilişkisini irdeliyor ve türkçe eserler veren kürd yazarların gri bölgedeki konumunu panoramik bir bakışla tartışıyor.
hatice nisan, kitaplığının altında kalanlar için bir kurtarma gayreti yazısında, ölümü kitaplığının elinden olan bir alimin hikayesi ile ölüm ve yaşamın alacakaranlığı arasında gizlenen büyük anlamın mahremiyet ve şeffaflık üzerinden izini sürüyor ve şeffaflığın mahremiyetin zıddı değil de bir perdesi olabileceğini sorgulayan bir dille anlatıyor.
bu sayımızda günlükler bölümünde, miguel de unamuno ‘nun günlüklerinden, yazarın “kim, tanrı değilse beni onu aramaya itti?” sorusu etrafında tanrı, iman, izzetinefis, içtenlik ve şüphe üzerine sorgulamalar yaptığı bölümlere yer verdik.
koçer avcı kör diyalektikle, kendi imgesinin zirvesinde olan insanın tıkanıklığının, görünme ve görünme biçimlerinin peşindeliğinin kendisini nasıl yolsuz ve hikayesiz bıraktığının resmini çiziyor.
metin akar, deneme 1-2 de, “insan eline aldığı çekiçle putları yıkarken, yanından alçısını eksik etmemiştir” sözüyle insanı huy, okşama, okşanma ve ötekiyle kurduğu bağlar üzerinden değerlendiriyor.
yayın yönetmenliğini cihan ülsen’in üstlendiği yokuş yol’a dergisi’nin yedinci sayısındaki yayın kurulu şu isimlerden oluşuyor: bilal medeni, reha ruhavioğlu, hares yalçi, yusuf ekinci.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder