Söz
sahibi olmak, söz söylemenin olmazsa olmaz koşuldur.
Söz’den
önce sözü söyleyecek, söze sahip çıkacak bir varlık olmalıdır.
Bundan
dolayı bir sahip olma ve dahi sahip olduğunun farkına varma bilincini önceler.
Mülkiyet
iddiasından başka bir şeydir bu.
Zira
mülkiyet iddiası, iktidar denen olgunun kollarında hayat bulur.
İktidarı
bu manada bütün söz’lerin sahibine layık gören er kişi, haddinden vazgeç(e)mez/vazgeçmemelidir.
Söz
söylemek iddia sahibi olmak demektir.
İddia
sahibi, iddiasını ispatla mükelleftir.
Zaman
ve mekân denklemini gözetip, durumdan vazife çıkararak söz söyleyenler, beyhude
bir çabanın içerisinde olmuşturlar hep.
Tarihin
bu konudaki tanıklığı herkesin malumudur.
Söz,
zaman ve mekândan bağımsız olmalıdır.
Ağızdan
çıkan her bir harfin/hecenin/kelimenin vebali söyleyenin boynunadır.
Zira
boynuna geçirilenler ve boynundan dökülenler ile teraziye vurulur âdemoğlu,
hep.
Söz,
var olana/yaşanılana çeki düzen vermek için en büyük silahtır.
Geçici
olana ve kuvvetten düşmüş olana yüz vermemesi bundandır.
Sürekli
adalete ve merhamete çağrısı mayasındandır.
Bundan
dolayı zalimlerin ve kıymet bilmeyenlerin ağzında eğreti durur.
Sözün
bu gücünü küçümseyenler, mana yoksunluğunda boğulanlardır.
Modern
zamanların bu en sahici gücü yok etme uğraşı, gözden kaçırılmaması gereken
hayati bir meseledir.
Söz,
mevzu ve mevzi sahibi olmaktır.
Bütün
bir mevzu, adalet ve merhamettir.
Kendi
mevzusuna ve mevzisine sahip olmak, modern zamanlarda elden bırakılmaması ve
sürekli sakınılması gerekendir
Adalet
ve merhamete çağırmayan, hakkı ve sabrı tavsiye etmeyen söz, boş ve kafa
karıştırıcıdır.
Boş
ve kafa karıştırıcı söz’lerin sadre şifa olmaması ise tam da bundandır.
Söz
sahibi olmak...
Söz
Söylemek…
Böylesi
bir çabanın gölgesinde serinlemek...
Bunun
için bütün koşulları inadına zorlamak.
Paye
vermemek, gelip geçici olana.
Söz,
büyü değildir. Efsunla ilgisi yoktur.
Sürekli
gerçek ile alışverişi olduğunda özü itibari ile bir hakikat çağrısıdır.
Umudumuz/duamız
bu çağrıya kulak vermek ve iddiamızın sahibi olmaya çalışmaktır.
O
zaman ilahi kelamın söz’leri ile başlayalım/bitirelim:
“Onlar
ki sözün namusunu korurlar ( Ankebut-3 )”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder