20 Eylül 2013 Cuma

Söz'e Giriş



Söz sahibi olmak, söz söylemenin olmazsa olmaz koşuldur.
Söz’den önce sözü söyleyecek, söze sahip çıkacak bir varlık olmalıdır. 
Bundan dolayı bir sahip olma ve dahi sahip olduğunun farkına varma bilincini önceler.
Mülkiyet iddiasından başka bir şeydir bu.
Zira mülkiyet iddiası, iktidar denen olgunun kollarında hayat bulur.
İktidarı bu manada bütün söz’lerin sahibine layık gören er kişi, haddinden vazgeç(e)mez/vazgeçmemelidir.

Söz söylemek iddia sahibi olmak demektir.
İddia sahibi,  iddiasını ispatla mükelleftir.
Zaman ve mekân denklemini gözetip, durumdan vazife çıkararak söz söyleyenler, beyhude bir çabanın içerisinde olmuşturlar hep.
Tarihin bu konudaki tanıklığı herkesin malumudur.
Söz, zaman ve mekândan bağımsız olmalıdır.
Ağızdan çıkan her bir harfin/hecenin/kelimenin vebali söyleyenin boynunadır.
Zira boynuna geçirilenler ve boynundan dökülenler ile teraziye vurulur âdemoğlu, hep.

Söz, var olana/yaşanılana çeki düzen vermek için en büyük silahtır.
Geçici olana ve kuvvetten düşmüş olana yüz vermemesi bundandır.
Sürekli adalete ve merhamete çağrısı mayasındandır.
Bundan dolayı zalimlerin ve kıymet bilmeyenlerin ağzında eğreti durur.
Sözün bu gücünü küçümseyenler, mana yoksunluğunda boğulanlardır.
Modern zamanların bu en sahici gücü yok etme uğraşı, gözden kaçırılmaması gereken hayati bir meseledir.

Söz, mevzu ve mevzi sahibi olmaktır.
Bütün bir mevzu, adalet ve merhamettir.
Kendi mevzusuna ve mevzisine sahip olmak, modern zamanlarda elden bırakılmaması ve sürekli sakınılması gerekendir
Adalet ve merhamete çağırmayan, hakkı ve sabrı tavsiye etmeyen söz, boş ve kafa karıştırıcıdır.
Boş ve kafa karıştırıcı söz’lerin sadre şifa olmaması ise tam da bundandır.
Söz sahibi olmak...
Söz Söylemek…
Böylesi bir çabanın gölgesinde serinlemek...
Bunun için bütün koşulları inadına zorlamak.
Paye vermemek, gelip geçici olana.
Söz, büyü değildir. Efsunla ilgisi yoktur.
Sürekli gerçek ile alışverişi olduğunda özü itibari ile bir hakikat çağrısıdır.
Umudumuz/duamız bu çağrıya kulak vermek ve iddiamızın sahibi olmaya çalışmaktır.

O zaman ilahi kelamın söz’leri ile başlayalım/bitirelim:
“Onlar ki sözün namusunu korurlar ( Ankebut-3 )”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder