14 Haziran 2015 Pazar

Yettiği Kadar Dünya*



Bora Abdo’ya

dedim bu hastalık çok incedir
ellerine bir marifet kondur ellerine fenn-i evvel
bilincine duyma bilinci ve buldozerlerle açılan yerden başla, yaşamak
bitliğini yaşamak, için için hep çalgın hep uzun sürer kış
göze geliyor ayak izlerinde yer etmiş buruşukluk
hastalığına el göz etmişler için bir ön kabuk
dedim kapanan dünya yarılan ar duvarlardan sızmaktadır

kalbim yeltendiği küfrü atıyor
küfürler hep sokak başlarında hep illegal hep kahrolsunlar aralarda
buradan başlamalı branda çekmeye bahane
bahane, giz büyütmekle yelin esrimesi kolay bahane
dedim az kendime sebep olsam
üç talakla kopsam bu mağaradan bu jurnal terk etse şehri
kimse görmese fark etmese bilmese ve benzeri
şırıngayı boğazına daya ve koca bir gürültü armağan et o ölü evine
dedim bu mevtayı kim kaldırır ortalık yerden

gülmemiştin
kendimi şahit bildim
kendimi hep yalandan bildim
büyüttükçe mabadına oturan dünya yoktan bir ağrıdır, bildim
sana rengini veren bu vurguya eşlik olsam
hep kendimden kendiliğinden kendim bilsem
marifet fısıldadı kulağıma hastalıklı fısıldadı
dedim kalbim yeltendiğim bir ağrıdır

ellerine bir marifet ellerine cürete kalksam kimsenin göz etmediği
bilirim o ayıp sözcükleri, gördüğümden bilirim
sofralarda şehirlerde üçüncü şahıs tahtında
boyası dökülen her ev sanrıdır her ev hariciye
mutatla iştigaldir her söylence
kimse bilmez, sen de söyleme bahanem olsa yine söyleme
dedim yettiği kadardır dünya



*itibar dergisi, haziran 2015