“Yokuş yol’a çıkmaya hazırlanıyoruz” dediğimiz günden bu yana ne kadar zaman geçti bilmiyoruz. Bildiğimiz; eksik- fazla karşınızdayız nihayet.
Turgut Uyar’ın “yokuş yol’a” şiirinden mülhem merhaba demeye karar verdik. Çünkü tam da oradan geliyorduk; Muş-Tatvan yolunda güllere ve devlete inananların kanadığı o coğrafyadan. Güllerin bedeninden dikenlerini teker teker koparınca kanamanın ne olduğunu çok iyi biliyorduk.
İlk sayımızda Cahit Koytak başta olmak üzere Abilmuhsin Özsönmez, Banu Özbek, Betül Aydın, Bilal Can, Bülent Sönmez, Can Küçükoğlu, Cihan Ülsen, Devran Aramgah Dilek Kartal, Enes Faruk Nom, Feyzi Baran, Hacer Akıcı, Muhammed Palewi, Ömer Köse ve Yusuf Ekinci şiirleri ile yer aldı
İlk sayımızın öykücüleri ise Engin Elman, Esra Aydın, Hares Yalçi, Lezgin Akan, Murat Özyaşar, Rabia Boran, Reha Ruhavioğlu ve Veysi Erdoğan
İlk elden söylediğimiz üzere Yokuş Yol’a Türkçe dışında başta Kurmancî ve Zazakî olmak üzere her dilden eser ve çevirilere de yer verecek. İlk sayımızda Ednan Ferat ve Xalid Sadinî öyküleri, Zeyneb Güngör Roboskî’ye dair değinisi ve İbrahim Halil Baran şiiri ile derginin Kurmanc kalemleri oldular.
Ayrıca, M. Emin Hêvîdar Turgut Uyar’ın Yokuş Yol’a şiirini, Ayhan Geverî Mehdi Exewanê Salis’in şiirini, Hatice Kılıç Ehmedi Şamlû’nun şiirini Farsçadan Kurmancî’ye çevirirken Newzad Dodanîj ise Ahmed Arif’in “otuz üç kurşun” şiirini dergimiz için Zazakî’ye çevirdi.
Bûka me dîn bûye (gelinimiz delirdi) yazısı ile kadın dengbêjlere dönük bir yazı kaleme alan Tuğba Soylu, bununla da yetinmeyerek yazısında atıfta bulunduğu dengbêjlerden “Dengbêj Gazin” ile bir hayli ilgi çekici ve sıcak bir röportaj gerçekleştirdi.
Bilal Medeni, “gerçek değildir büyük kentler” diyerek Rilke’nin mısralarıyla başladığı yazısında Diyarbekir’in kendi ülkesinden sürgüne gönderilen bir şehir olduğundan bahsederken, Süveyda Deniz de egemenin elinde bir aygıt oluşundan yola çıkarak Meksika duvarına, kutsalla kurduğu bağla Ağlama duvarına, Sartre’ın kaleminden Kader duvarına, Atilla İlhan’ın duvar şiirine oradan da Baudrillard’ın gerçeklik duvarına değindiği zihin açıcı ve kışkırtıcı bir yazısı ile bu sayıda dergimizde yer aldı.
Yavuz Ekinci, Abdurrahim Ay, Mücahit Bilici, Halil Yakut ve Sabiha Ünlü de yazıları dergimizde yer alan diğer isimlerden.
…
Yol’un yolcuya verdiği azıkla yola koyuluyoruz dedik.
“Edebiyata yeni bir soluk getireceğiz” gibi iddialı cümleler kurmadan, kendi hâlinde…
Birilerine dert olmak değil, kendi derdinde olmak için…
Yaralarımızı, dertlerimizi ve hayatın içinde insana dokunan ne varsa, yokuş yol’a sürmek için…
Gidilen yol’da, hâl’e bir çare bulamasak da, biraz hâlleşmek, belki biraz da helâlleşmek için…
Ama ne olursa olsun sözün namusunu koruyarak…
“Edebiyata yeni bir soluk getireceğiz” gibi iddialı cümleler kurmadan, kendi hâlinde…
Birilerine dert olmak değil, kendi derdinde olmak için…
Yaralarımızı, dertlerimizi ve hayatın içinde insana dokunan ne varsa, yokuş yol’a sürmek için…
Gidilen yol’da, hâl’e bir çare bulamasak da, biraz hâlleşmek, belki biraz da helâlleşmek için…
Ama ne olursa olsun sözün namusunu koruyarak…
Yaşamak, yaşamı kaybetmektir. Yaşamı, haysiyetli bir şekilde kaybetmeye yazdıralım kendimizi istedik. Yola çıktık. Beklentilerimiz, karşılaştıklarımızla birbirine uymadı çoğu zaman. Ummadığımız eller, ellerimize uzandı, umduklarımız en çok şaşırttı bizi; şükrettik.
Bir hevesten daha fazlasıydı çıkılan yol. Bir nefes alma bahanesi belki…
Slav û Merhaba…
yokuş yol’a dergisi